Zekeriya’nın Dramı
Sosyal medyada gezinirken HÜDA PAR Genel Başkanının katılmış olduğu bir televizyon programından alınmış bir kesite denk geldim. Halihazırda “Hizbullah” terör örgütünün siyasi ayağı olan kürtçü ve islamcı bir partinin genel başkanının, Türkiye Cumhuriyeti’nin ona verdiği anayasal hakkı kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girip alenen Türk ve devlet düşmanlığı yaptığı yetmiyormuş gibi bir de Türk televizyonuna çıkıp drama yapması beni epey güldürdü.
Uzun lafın kısası bu genel başkan televizyonda evlerinde kürtçe konuşulduğu için ilkokul çağındaki oğlunun kendisinin babası olan dedesiyle anlaşamadığı, konuşamadığı konusunda bir girizgah yapıp lafı evirmiş çevirmiş kürtçe eğitime getirmiştir. Yıllardır dinlediğimiz her mağdur edebiyatı gibi bu da beni güldürdü fakat o sosyal medyanın yorumlar kısmında bu hikayeye empati kuran birkaç insaniyetperver için bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.
Kendisinin 50-60 yaşlarında olduğunu düşünürsek babası da 70-80’li yaşlarda diyelim. Bu memleket 10 yıl önce kurulmuş da resmi dili yeni Türkçe olmuş gibi bu serzenişler komediden öteye gitmiyor.
Bu meseleyi 2 jenerasyon içinde ele alalım.
Birincisi, yalınayak bin kilometre yol yürüyüp memlekete kaçak giren bedeviler bile 6 ayda Türkçeyi öğreniyorlar. Hatta 2 sene yaşayanı öyle bir konuşuyor ki sokak röportajlarında spikerler ayırt edemiyor artık. Senin baban 50 senede bu memleketin dilini öğrenemediyse ya bir bedevi kadar aklı yok ya da alenen Türk ve Türk’e ait olan her şeye karşıtlık sizde babadan oğula geçme bir gelenek demektir.
İkincisi ise aile içinde kürtçe konuşulduğunu söylüyorsun. İlkokul çağına gelmiş oğluna 7 yaşına kadar dedesiyle konuşacak kadar kürtçe öğretemiyorsanız bunun da suçlusu sizsiniz.
Bizim çocuklar dedeleriyle konuşmayı ilkokulda mı öğreniyor sanıyorsunuz?
Benim 4 yaşındaki yeğenim bile aile içinde konuşulan Türkçeyi öğrenmiş, senden iyi konuşuyor. Kaldı ki sen bir de o Türkçen ile hukuk fakültesi bitirmişsin. Hatta benim yeğen Türkçe konuşmakla kalmayıp okumayı yazmayı henüz bilmediğinden çizgi film izlerken sağa sola tıklayarak yabancı çizgi film/çocuk videolarını keşfetmiş. İngilizce çocuk şarkılarıyla renkleri, hayvanları vs. öğrenmiş.
Şimdi diyeceksin ki senin yeğenin büyüdüğü ortam ile bizim çocukların büyükleri ortam aynı mı? Başlayacaksın ekonomiden gireceksin sosyokültürel şartlar vs. diye sıralayacaksın.
Size gönderdiğimiz Aybüke Yalçın vardı. 22 yaşında gencecik bir öğretmendi. Senin çocuğuna ve arkadaşlarına iki kelam öğretsin diye senin memleketine kadar gelmişti. Siz 22 yaşında öğretmen bir kız çocuğuna bile kahpece saldırıp şehit etmediniz mi?
Senin çocuğun güvenle okuluna gitsin, siz güvenle yaşayın diye orada şehit olan polis ve askerlere ne diyeceksin?
Hasılı ne bu devlet ne de bu millet senin hakkını savunuyorum diye üstünden siyaset yaptığın Kürt vatandaşına düşman değildir. Ama onların arasından çıkan sen ve senin gibi Türk düşmanlarına ben ve benim gibi her Türkçü alenen düşmandır. Üstelik bizim düşmanlık tavrımız sizinki gibi masum öldürmek üzerine değil, atalarımızın işgalci ordulara, ermeni çetecilere karşı aldığı tavrın aynısıdır.
Vatanı müdafaa tavrıdır.
Üç kuruşluk dramalarla kimi etkileyeceğinizi düşünüyorsunuz bilmiyorum ama biz yemiyoruz, üstüne üstlük çok gülüyoruz.
Türk devletinin meyvesini yedi göbek Türk olan bizden fazla yiyor, bir de düşmanlık edip mağdur ayakları yaratıyorsunuz. Fakat biz bu ayakları yemiyoruz.
Hadi başka kapıya.
17.05.2023
Yorumlar
Yorum Gönder