Tarihe Not 4: İzmihlal
Ekmek herkese yetecekti aslında. Tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız, memlekete harami...
Geldikleri gibi gitmediler; Kimi itini bıraktı, kimi bitini,kimi de piçini…
Yoksa bu kadar soysuzun bizden olması mümkün değil.
-Neyzen Tevfik
Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladık. 23 yaşımda, kendimi bildim bileli 100 senelik cumhuriyetin 100'ü aşkın senedir bitmeyen dertleriyle dertlenip, Türk Milleti'nin sırtındaki yükü bir nebze olsun azaltabilme şerefine nail olmaya gayret gösterdim.
Türk Milleti'nin başına gelen felaketleri tek tek kağıda dökmeye kalksak, zannederim ne kağıt ne kalem ne de ömür yeterli olmayacaktır.
Bu sürede Türk'ün dertlerine öyle alıştım ki artık usanmadan yazamıyorum. 2023'ün son gününde yakın zamanda yaşanıp beni usandıran olaylardan bahsedeceğim.
Bir Şeyh Said meselesi ortaya çıktı. Hikaye şu; 2014 yılında Diyarbakır'da bir bulvara Şeyh Said ismi konulmuş. Belediye meclisinde akp'liler dahil kabul vermiş ve onaylamış. Geçenlerde bulvarın genişletilmesiyle ilgili çalışmalar başladı diye 'Neden Şeyh Said' bulvarı ismini koyuyorsunuz ayağı çekmeye başladılar. Zaten yıllardır öyleydi ve seslerini çıkarmıyorlardı. Çünkü onlarda bir zamanlar 'çözüm mözüm' dediler çok anlaşma yaptılar. Şimdi bir anlaşmaları olduğunu düşünmüyorum. Ama siyasi çıkar bu, her an herşey olabilir.
Tüm bunlar oluyorken durumu farkeden birisi İzmir'de bir köyde olan okula ''Esat Oktay Yıldıran'' ismini veriyor. Kimdir bunlar? Ben sana söyleyeyim...
'Şeyh Said' dediğin adam önce dinle sonra kürtlükle insanları etrafına topladı ve yıllardır ekmek yediği devlete ihanet edip köylerini bastı. Masum milleti öldürdü. Sonra bu milletin askerlerini öldürdü. İstiklal mahkemeleri tarafından yargılandı ve asıldı. Bu kararı sonuna kadar destekliyorum.
'Esat Oktay Yıldıran' ise 1980 darbesinden sonra ülke askeri yönetim elindeyken Diyarbakır'da bir cezaevine atanan Kahraman Türk subayı. Cezaevinde ise sadece terör mahkumları yatıyor. O süreye kadar bizim zaten 'ASALA' denen bir ermeni örgütüyle mücadelemiz var. Bir de bu örgüt yüzlerce sivili ayrıca yüzlerce silahsız er askeri katletmiş ve bu terör örgütünün elebaşları senin elinin altında. Yaptığı işkence yöntemlerinin hiçbirini tasrif etmiyorum. Benim bakış açıma göre onlar da 'Şeyh Said' denen asi bir bebekkatiliyle aynı konumda olduklarından direk asılmaları gerektiğini daha uygun buluyorum. Ama yüreğinde Türklüğü savunduğunu adım kadar iyi biliyorum ve anlıyorum. Ardından bu subay ailesiyle birlikte İstanbul'da bir otobüse bindiğinde ailesinin gözü önünde eski bir pkklı mahkumun selamını getiren birisi tarafından vuruluyor ve şehit ediliyor. Şimdi o 'Şeyh Said' denen adamın torunu akp'de milletvekili, ismi de AK Parti Erzurum Milletvekili Abdurrahim Fırat. Neyse geçelim.
Bu dosya hızla kapatıldı ve İzmir'deki bir köye 'Esat Oktay Yıldıran' ismi verildikten sonra hızlıca inceleme başlatıldı. 2 gün içerisinde tekrar okula köyün eski adı verildi. Sonra ne mi oldu kardeşim, sonra biz bir günde 12 şehit verdik. Bu devletin açıkladığı rakam. Dış kaynaklardan daha çok şehit olduğu iddiları ve kanıtları geliyor. Sonra o meşhur iha ve sihaları ile boş kuş uçmaz kervan geçmez dağlara bizim vergilerden bombalar attılar. Televizyona çıkıp 12 bizden gitti 30 onlardan gitti deme yüzsüzlüğünü yaptılar. Fakat ben o üs bölgesi dedikleri yerin videolarını gördüm ve o çocuklar -40 derecede sisli, görüş alamadıkları dağın başında naylon çadırlarda uyuyorlar kardeşim. Hani sen insansız hava araçları yapıyorsun, silahlı bomba atan versiyonunu yapıyorsun. İnsansız uçak yapacaksın, bütün dünyaya satacaksın ya...
Güya milleti zengin edeceksin sen. Bütün bu kötü gidişin sorumlusu sen değilmiş de sen bu kötü gidişi durdurmaya çalışan biriymişsin gibi davranıyorsun. Biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz hesabı ben seni çok iyi biliyorum. İçimde Türk olmanın rahatlığı var. Çünkü çok iyi biliyorum 5000 senelik tarihte Türk'e zarar verenin hali ne olmuş, ne bitmiş. Cumhurbaşkanı olduğun devletin rejiminin 100. yıl şerefini para için gidip en büyük düşmanı olan ama senin peçesini tuttuğun araplara sattın. Cumhuriyet'in 100. Yıl Süper kupa finali Fenerbahçe - Galatasaray maçının Suudi Arabistan'a oynanmasına karar verdin. Emri o bıyıklı başkana gönderdin onu da koltuğa oturttun. Onlar da Türklüğe ve Atatürk'e olan, Türk adını duyunca aynı kuduz köpekler gibi ağızları köpüren namussuzlar oldukları için 100. Yıl Süper Kupa Finalinde senin İstiklal Marşını çalmayacaklarını, Atatürk tişörtleri ve Atatürk'ün sözleri pankartları olmayacağını söylediler. Başta Ali Koç olmak üzere Galatasaray'ın yetkililerine de teşekkür ederim. Bu millet de sizi destekledi ve Atatürk'ün evlatları güçlerini bir daha bütün dünyaya gösterdiler. Gerek İtalyan gerek Hollandalı hatta Güney Koreli muhabirler, Atatürk'ün büyüklüğü ve zaferi üzerine yazılar yazıyorlar. Beyfendiden hiç ses çıkmıyor. Çünkü onun bu milletin göz göre göre Atatürk'ten vazgeçmeyeceği gerçeği bir tokat gibi yüzüne vurdu. Yalandan başka bir başkan koyar yine aynı türden bıyıklı, badem. İleride farklı bir yol dener.
Böyle zamanlarda çok sessiz olup ortalıktan kayboluyor...
Ama ben hatırlıyorum bu kanıbozuk namussuzların ölen kabile reisi kralı için tüm yurtta yas ilan etmiştin. Bu milletin minimum 12 şehidi olduğu günde bırak milli yas ilan etmeyi, bir taziye mesajı bile söylemiyorsun. Yardımcı botların aynı taziye mesajlarını evirip çevirip sosyal medyalarında paylaşıyorlar...
Ulan ne nankör adamlarsınız siz. Sizi bu devlet okuttu , büyüttü. Sizi bu devlet iş sahibi etti, aş sahibi etti, yatacak yer-ekecek toprak verdi. Yiyorsunuz yediriyorsunuz. Eşiniz, dostunuz bile kayıt dışı multimilyoner olmuş vaziyettte ama bir türlü doymuyorsunuz. Varolan kayıt dışı paranızı sobaya atsak 7 neslinizi ısıtır, asla üşütmez. Sizin bizim bir çakmak ateşimize kastınız var. Anlıyorum ki sizin açıkça bir düşmanlığınız var. Para için yediğiniz kaba pislemeyi ayrıca buna uygun bir kılıf bulmayı iyi beceriyorsunuz. Ben sizi bildğim için sizden hayırlı hiçbir iş beklemiyorum. Milli Yas'ı da millli devlet ilan eder. Milli millet de tutar. Bu yüzden bu yazıyı yazıyorum ki tarihe bir not bırakayım. Gözlemlerim sonucu kanaatimi paylaşayım ve gelmekte olan bir tehlikeye dikkat çekmek isteyeyim. Bıraktığım not da yazının başlığı olan kelime İzmihlal...
Tanıdık gelecektir, İstiklal Marşımızda geçiyor. İstiklal Marşı 39. kıtada şöyle diyor;
'Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal!'
İzmihlal kelimesinin anlamı çökme, yıkılma, yok oluş demektir. Kökeni de arapçadır...
Not bu kadardır.
Sezer AVCI
İstanbul
31.12.2023
Yorumlar
Yorum Gönder