İmamoğlu Tutuklu Özel Neden Mutlu?


 Bildiğiniz üzere Ekrem İmamoğlu 19 Mart tarihinde gözaltına alındı ve ardından tutuklandı. 

Önce yolsuzluk dediler, ardından terörden ve organize suçlardan dosya açıldı. Sonra terör soruşturması yolsuzluk suçlamasından hali hazırda tutuklama kararı çıktığı için düşürüldü, yani daha sonra kullanılmak üzere çekmeceye konuldu. 

Ben bu konu ülkenin ortak gündemi olduğu, her vatandaşın konuştuğu bir mesele olması sebebiyle ayrıca bir yazı yazma ihtiyacı hissetmedim. Ancak sürecin geldiği noktada vatandaşlar tarafından gözardı edilip siyasetçiler tarafından ise halı altına süpürülen detaylar hakkında birkaç kelam etmenin faydalı olacağı kanaatine vardım.

İmamoğlu tutuklandıktan sonra televizyonlarda tutuklanma, diploma iptali, belediyeye kayyum haberleri dolaşırken belediyenin raylı sistem yönetim yetkisi Ulaştırma Bakanlığı'na devredildi. 1-2 haber sitesi dışında ne televizyonlarda ne de sosyal medyada bu haber hakkında hiçbir konuşma yapılmadı. 

Belediyenin en büyük rant kapısını Ulaştırma Bakanlığı'na bağlayan yani kendi kontrolünde alan hükümet, belediyeye kayyum atamaktan vazgeçti. Özgür Özel ise bu kayyumdan geri dönüşü kendisi ve arkadaşlarının 3 gün Saraçhane'de kalarak eylem yapmasının bir zaferi olduğunu açıkladı. 

Bana göre bu mesele al gülüm ver gülüm meselesidir. Özgür Özel'in sarayla arka kapı diplomasisi yürüttüğünün göstergelerinden biridir.

İmamoğlu'nun desteğiyle son seçimi de kaybeden Kılıçdaroğlu'nu deviren Özgür Özel, muhalefet tabanının erken seçim çağrılarına "inadına normalleşeceğiz" diyerek cevap vermişti. Sarayı ziyaret etmiş, Erdoğan'a mesir macunu götürmüş, meclis koridorunda Devlet Bahçeli ile aralarında geçen konuşmada Bahçeli'nin "siyaseten söylememiz gerekenler oluyor. Kırılmıyoruz değil mi?" Sözlerine "yok yok" diyerek hürmetlerini dile getirmişti.

Tutuklanma sonrası 1 ay bile olmamışken Özgür Özel'e parti içerisinde yakınlığı bilinen CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan 13 Nisan'da Ekrem İmamoğlu'nun, kendisi gibi Silivri'de tutuklu bulunan ekibiyle iletişim halinde olduğunu, avukatlar aracılığıyla haberleşip birlikte çalışmalar yaptıklarını canlı yayında açıkladı. Bunun üzerine dokuz tutuklu Silivri’den başka cezaevlerine nakledildi. ODA TV bu gelişmeyi "CHP'nin sorunu: İshal-i fem" yani ağız ishali şeklinde haberleştirdi. Tabi ağız ishali mi yoksa İmamoğlu'nun ekibiyle temas halinde olduğunu boş boğazlık adı altında şikayet etmek mi? Ona siz karar verin.

27 Nisan'da Mersin'de açıklamalarda bulunan Özgür Özel, "Bugün bizi Silivri'deki zindanından, odasındaki küçücük telefonundan koca yüreğiyle izleyen Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'dur" dedi. Özel'in dilinin sürçmesi sonucu "televizyon" yerine "telefon" demesi gündem oldu. 10 gün geçmeden 8 Mayıs'ta Ekrem İmamoğlu'nun X (Twitter) hesabına erişim engeli getirildi. Ne tesadüf değil mi? Ağız ishali, dil sürçmesi, ben yazmadım kuzenim yazmış.. böyle uzar da gider.

Her nasılsa İmamoğlu içeri girdikten sonra CHP tarafından kim ne söylese, ne konuşsa ardından İmamoğlu'na bir operasyon çekiliyor. 

İmamoğlu tutuklandıktan bir süre sonra İngiliz televizyon kanalına röportaj veren Özgür Özel, İngiliz İşçi Partisinin bu tutuklama karşısında sessiz kaldığını eleştirerek, onları harekete geçmeye davet etti. Meselenin sadece Türkiye'nin iç meselesi olmadığını, demokrasi adına müdahalede bulunulması gerektiği şeklinde ifadeler kullandı. Uzun lafın kısası İngiltere'den uluslararası alanda Türkiye aleyhinde çalışmalar yapıp, Türkiye'yi zor durumda bırakması için talepte bulundu.

Tutuklama sonrası hak, hukuk, adalet, demokrasi için milleti sokağa döken Özgür Özel, her ne hikmetse özü PKK'ya devlet kurdurtma, Türkiye'yi her çeşit etnik parçaya bölme projesi olan açılım süreci için "el yükseltiyorum Kürtlere devlet vaat ediyorum." Diye açıklama yaptı. 

Türkiye'nin sorunu kalmamış gibi gittiği her yerde Silivri baskısıyla İmamoğlu anlatıyor, gönül baskısıyla da bir Kürt sorunu diline dolamış, dilinden düşürmüyor. Siyasi hayatında toplasan 10 defa Türk adını kullanmamış Özgür Özel, bir miting boyunca 20 defa Kürt bahsi açıyor. Kendisine nedir bu Kürt sorunu diye sorsak eminim verecek geçerli bir cevabı da olmayacaktır. 

Özetle iktidar ve muhalefet konu milletin kesesinden yemek olunca kavga ediyor, konu kendi hırsızlarını savunmak olunca kavga ediyor, tabi bu kavgalar Bahçeli'nin söylemiyle "siyaset gereği, kırılmak yok." Fakat konu Türkiye Cumhuriyeti'ne ihanet etmek olunca ortak paydada buluşabiliyorlar. Hükümet PKK ile pazarlığa oturuyor. İmamoğlu için dönen demokrasi çarkı konu Türk Milletinin 50 senedir başına bela olan terörle öpüşüp barışma olunca Türk Milleti için duruyor. CHP el yükseltiyor. Türk milletinin demokrasi hakkı hiçe sayılıyor. Ne bir referandum talebi yapılıyor, ne bir muhalif söz söylenebiliyor. Muhalif söz bir yana terör örgütünün siyasi ayağından bir isim görevden alınınca, terörist başına baba diyen bir zat ölünce herkesten önce bunlar ziyarete gidiyor. 

Şimdi şartlarını dayatan terör örgütü kendisini fesih etmiş, zafer kutlamaları yapıyor. Hükümet terörü bitirdik diye kutlama yapıyor, terörist savaşı kazandık diye kutlama yapıyor, muhalefet terör kazandı, daha fazla kazansın, daha çok taviz verelim diye elinden geleni yapıyor, Amerika gelişmelerden memnun olduğunu açıklıyor. 

Düşman seviniyor, Amerika seviniyor, terör seviciler seviniyor, o halde millet neyi kutluyor?

Bu garip milletin sizden alacak çok şeyi var da sizin hesap verecek bir parça yüzünüz bile yok. 

Girdiğiniz günah aldığınız oydan fazla, yediğiniz haram boğazınızda kalsın.


Sezer Avcı 

21.05.2025

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihe Not 10: Kartalkaya Otel Yangını

Tarihe Not 9: Ümit Özdağ Tutuklandı

Tarihe Not 11: Rize Orta Camii'nin Yıkılması