Tarihe Not 13: Emperyale Açık Çağrı

 


İnsan yüreğindekini bir ömür boyu içinde tutamıyor. Kimisi doğruluğu çocukluktan öğrenip dürüst bir yaşamı düstur ediniyor, kimisi 70 yaşında maskesini çıkarıyor. Kimisine de insan demeye dil varmıyor. Bu memleket ne kanlı olaylara sahne oldu ama göz görüyor ki toplumun kitlesel tepkisinin en pasif olduğu dönem günümüzdür. Meydanlarda, piçin asılması için birbirine ip atanlar, danışman ve yardımcılarınını dış kapının itlerinden toplayıp şizofren terörbaşına kurucu lider/önder/sayın deme yarışlarına girebiliyor. Makarna ve kömür dağıtarak bollukla gelenler milleti makarna ve kömüre muhtaç etmiştir. Yol ve Köprü yapmakla iftihar edenler yollara geçiş garantileri verip hazinelerden şirketlere milyonlarca dolar para akıtmış, 20-30 yıllık işletme sözleşmeleri yapmış, hala milletin parasını milletin geçmediği köprülerden şirketlere aktarmaktadır.

Israrlı yanlış politikarın sonucu özelleştirilmeyen kurum, arazi, fabrika, maden alanları, liman, yol, hastane, havalimanı, neredeyse kalmamıştır. Şu günlerde FSM ve eski Boğaziçi yeni 15 Temmuz Köprüsü'nün özelleştirileceği ve bunun için bir takım Avrupa bankalarına piyasa değeri sorulduğu haberleri geliyor. Bu haberler doğru ise ayrı vahim, değil ise ayrı vahimdir. Ya bu memleketin düşmanı çoktur. Köprüleri bile satar hale gelmişizdir ya da bu memleketin düşmanı çoktur. Bunca dert tasa içinde bütün gün bir de köprülerin satılacağı haberlerini dinliyoruz. Hal yine de yol ve köprü yapmakla iftihar edenlerin ya yapılanı ya da yaptığını satıyor olması ancak aciziyet göstergesi halidir.

İş bu ya 2017 referandumunda taklayı attılar, 2.5 milyon. O günden bu güne yapılmış bütün anlaşmaların ve kararların hükmü yok gibidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Parlamenter Sistemden Başkanlık Sistemine geçişinde karanlık vardır. Bu mühürsüz oyların evet sayılması meselesiyle alakalı bir sürü videolar, ithamlar düştü fakat o akşam YSK önünde Ümit Özdağ dışında hiçbir siyasetçi yoktu. Devlet Bahçeli'nin başında olduğu MHP, bu süreci Erdoğan'la birlikte yürütmüştü. Erdoğan muhalefete karşı zor durumda kalacağını anladığı an bir muhalif liderin onun safında olduğunu gözle görür hale geldiğimiz an oluyor. 

ABD'nın ve Yahudi lobisinin dış politikalarında sıklıkla kullandığı zıt kutuplar yöntimi var. Bir çok grubu, yapıyı kontrol edip işleri de birbirleri ile bağlantılı ilerletmek.

İsrail İstihbaratı bölge bölge Filistinli, Afgan, Suriyeli ve hatta Türk ajanlar kullanıyor. Yahudi ajan uluslararası çok az. ABD bunu dış karakol ülkelerinde iktidar yönetimi ile yapıyor. Yönetiminde kontrol istedikleri ülkelerin öncelikle içinde yaşayan kaç kitle olduğunu tespit ediyor.

Sonra bu kitlelerden hangileri kendi çıkarlarına hizmet edebilir, anlaşmaya varılabilir ise onlarla ticari anlaşmalar yapıyor. Siyaset alanında önlerini açıyor. Fakat bu kontrol ettikleri iktidar grubu desteklerken günü geldiğinde baş üzerinde giyotin görevi görmesi için favori muhalif grubu da kontrol altına alıyor. Erdoğan sıkışırsa Bahçeli el atar. Yetmezse Kılıçdaroğlu ortaya çıkar. Sinan Oğan ortaya atlar, rey gelecek vaat aldık diye apo bile mevzuya el atabilir. 

pkk parti yapılır, apo başına oturtulur, sürece destek verip Erdoğan'ı aday gösterirler el ele...

Elinden oyuncağı alınıp, yüzüne her dakika bir tokat yiyen, sarı muhalefet CHP de komisyonlarda beraber otursun, mecliste karşılaşınca el pençe divan efendim çeksinler. Siz kravat takıp bu milletin neredeyse yarısının sözcüsü olmuşsunuz, el pençe durup efendim çekmek yapılacak iş midir?..

Bu yüzdendir memleket için en hayırlı fikirler azınlıklar tarafından savunulur ve en cesur vatandaşlar kahraman olarak anılır. Türkiye'de de Cumhuriyetçi düşünceyi yok etmek için siyasal islamcılarla bu anlaşma yapılmış, Pili bitip rakip grup yeterince anlaşmaya yanaştığında devir teslim edilir. Bugüne kadar eline kazma kürek almamış adamlar havalimanı, maden yapar hale gelmiş. Ömründe tarlaya girmemiş adamlar Tarım bakanı olmuş. Turizm patronları Turizm Bakanı olmuş. Çok şirket yöneteni Ticaret Bakanı yapmışlar. Hastane sahibini Sağlık Bakanı yapmışlar. Acaba 2017 de bu millet Başkanlık Referandumunda hayır dedi ardından bir gizli seçimle Holding Referandumu mu yapıldı?

Devleti sanki bir Holding Grubu yönetiyor. Ben daha önceki hiçbir hükümet yetkililerin bu kadar şirketlerle anıldıkları bir dönem hatırlamıyorum. Öyle ki AKP giderse fakirlik gelir dedikleri doğru gibi geliyor. Çünkü memleketin tüm şirketlerini ya almışlar ya vermişler. AKP giderse bu aldıklarını da verecekleri için memlekette şirket kalmayacak. 

Bu gözler neler gördü Türk siyasetinde daha neler de görür şaşırmam. Kötü komşu insanı ev sahibi edermiş ya kötü siyasetçilerin de bizi siyasete alet edip koltuk sahibi etmesinden korkuyorum.

Sezer Avcı 

13.09.2025

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihe Not 10: Kartalkaya Otel Yangını

Tarihe Not 11: Rize Orta Camii'nin Yıkılması

Tarihe Not 9: Ümit Özdağ Tutuklandı