Göç
Kış çok çetin geçiyor. Evvel yıllar karnım tok şekilde, adeta karın keyfini çıkarırcasına gezer dururdum. Ama bu yıl öyle mi! Ortalıkta ne bir fare, ne bir sincap, avlayabileceğim hiçbir hayvan kalmadı. Oysa geçen seneye kadar buralar fareden geçilmezdi. Kendime civar köylerin tavuklarından ziyafet bile çekerdim. Şimdilerde fare kalmadığı gibi köylüler de göç ettiğinden kümesler bomboş halde. Yoksa birkaç tavuk için canımı seve seve tehlikeye atardım. Mücadele etmek, açlıktan ölmeyi beklemekten iyidir doğrusu. Açlıktan ölmek demişken geçenlerde av dönüşü elim boş şekilde mağarama dönüyordum. O sırada benden epeyce iri, tombul ve yağlı bir tilkiye denk geldim. Benim açlıktan bir deri bir kemik kalmış halimi görünce hemen sordu, ⁃ Hayrola hemşehrim bu halin nedir? Ben de yorgunluktan kısılmış sesimle: ⁃ Haftalardır hiçbir şey yemiyorum. Avlayacak hayvan bulamıyorum. Asıl senin bu halin nedir kardeşim. Bu yokluk zamanı yüzün gülüyor. Avı nereden buldun? O da beni küçümser bir tavır ...