Göç


 Kış çok çetin geçiyor. Evvel yıllar karnım tok şekilde, adeta karın keyfini çıkarırcasına gezer dururdum. Ama bu yıl öyle mi!

Ortalıkta ne bir fare, ne bir sincap, avlayabileceğim hiçbir hayvan kalmadı. Oysa geçen seneye kadar buralar fareden geçilmezdi. Kendime civar köylerin tavuklarından ziyafet bile çekerdim. Şimdilerde fare kalmadığı gibi köylüler de göç ettiğinden kümesler bomboş halde. Yoksa birkaç tavuk için canımı seve seve tehlikeye atardım. Mücadele etmek, açlıktan ölmeyi beklemekten iyidir doğrusu. Açlıktan ölmek demişken geçenlerde av dönüşü elim boş şekilde mağarama dönüyordum. O sırada benden epeyce iri, tombul ve yağlı bir tilkiye denk geldim. Benim açlıktan bir deri bir kemik kalmış halimi görünce hemen sordu,

⁃ Hayrola hemşehrim bu halin nedir?

Ben de yorgunluktan kısılmış sesimle:

⁃ Haftalardır hiçbir şey yemiyorum. Avlayacak hayvan bulamıyorum. Asıl senin bu halin nedir kardeşim. Bu yokluk zamanı yüzün gülüyor. Avı nereden buldun?

O da beni küçümser bir tavır takınıp karnını sıvazlayarak:

⁃ Avlanma devri geçti hemşehrim. Tilki aklımızı kullanma devri geldi. Yoksa bu kara kışta hepimiz açlıktan ölürüz. Oysaki bak benim karnım tok. Dedi.

⁃ Peki ne yapmamız gerekiyor?

⁃ Çok basit hemşehrim. Avı kurtlar yakalıyor. Çakallar da kurtların karnı doyunca leşe üşüşüyor. Onlar leşi yerken bize de pay veriyorlar. Bizim de bu sayede karnımız doymuş oluyor. Deyince afalladım.

⁃ Ne yani leş mi yiyeceğiz? Diye çıkışıverdim.

⁃ Ee hemşehrim, bu yoklukta buna da şükür. Yoksa açlıktan öleceğiz ne yapalım…

Ben de merakıma yenik düşüp sordum:

⁃ Peki bunun karşılığında sen ne yapıyorsun? Leşi bedavaya yiyor olamazsın ya.

⁃ Hah şimdi tilki aklın çalışıyor hemşehrim. Çakallar bana pay verip karnımın doymasını sağlıyor, ben de sürekli çevreyi dolaşıyorum. Kurtların kokularını alınca derhal haber veriyorum. Böylece çakallar saklanıyorlar. Kurtlara yem olmaktan kurtuluyorlar. Daha sonra kurtlar avlanıp karınlarını doyurunca meydana çıkıyorlar. Üstelik tek başıma da değilim. 5-6 arkadaş beraberiz. İstersen sen de aramıza katıl hemşehrim. Bu kış günü buralarda açlıktan ölmene içim elvermez doğrusu.

Ben biraz düşündükten sonra reddettim ve kendisine veda ederek mağarama döndüm. Benim tilki aklım bu işe bir türlü razı olmadı.

Çünkü leş yeme fikri beni cezbetmedi. Ayrıca kendi kendime “eğer leş yemek istiyorlarsa çakallara muhbirlik yapmalarına gerek yok, kurtlar çakalları avlayınca bütün leş kendilerine kalabilir.” Diye düşünmüştüm. Nereden tutsan elinde kalıyordu. Bu olayı takip eden birkaç gün mağaranın içinde bulduğum mantarlar ile idare ettim. Tatlarını hiç beğenmemiştim ve ölmemek için ete ihtiyacım olduğunun farkındaydım. Dün akşam yine avdan elim boş şekilde dönerken çakalların torpiliyle karnını doyuran tilkiye denk geldim. Bu sefer yerde sürünüyordu ve sancılı bir hali vardı. Yanına yaklaştım ve ağzından kırmızı köpüklü kanlar geldiğini farkettim. Ona birkaç kez “Tilki kardeş, tilki kardeş” diye seslendim. Fakat bana cevap verecek takati dahi kalmamıştı. Çok geçmeden orada öldü. Başında durdum ve biraz düşünmek için fırsatım oldu. Yalnız çakalların torpiliyle beslenen bu tilkiyi neyin zehirlediğini düşündüm. Demek ki bu seferki leş, öncekilerden daha çürüktü ve tilki bünyesi iri olmasına rağmen buna dayanamadı.

“Ben de eğer seninle bu leş yeme işine girseydim demek ki ben de ölecektim. Ama bak tilki kardeşim ben yaşıyorum. Tilki aklınla yaptığın torpilin sana bir faydası olmadı.” Dedim. Tabii ki beni duymadığını biliyordum ama bir an beni duymasını diledim. Ben bunları düşünürken burnuma çakalların kokusu gelmeye başladı. Hemen dağın eteğinde bir deliğe saklandım. Daha sonra birkaç tane genç çakalın gelip bu tombul tilkinin leşini yediklerine şahit oldum. Ortalık durulduktan sonra mağarama döndüm. Aklımdan yine bir sürü soru geçiyordu.

“Acaba bu tilki kendi açgözlülüğünün kurbanı mı oldu? Yoksa çakallar tilkileri besleyip yemek için mi torpil yapıyordu?”

Bu kadar soruya benim tilki aklımın bile cevap bulması mümkün değildi. Ben de bu açlık oyunlarına dahil olmaya meraklı değildim. Belki başka sebeplerden ama aynı netice itibariyle köylüler gibi ben de göç etme kararı aldım. Umarım gideceğim yerlerde onurlu hayvanlar ile karşılaşırım.

Aç olsalar bile…


25.01.2022

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihe Not 10: Kartalkaya Otel Yangını

Tarihe Not 9: Ümit Özdağ Tutuklandı

Tarihe Not 11: Rize Orta Camii'nin Yıkılması