Tarihe Not 12: Skandallar Ülkesi
Deprem mi oldu? Geçmiş olsun. Evi yıkılan vatandaş çadır beklerken Kızılay çadır satıyor. Yetmedi, depremzedeler için toplanan yardımlar çalınıyor. Ama sonra ne mi oluyor? Hiçbir şey. Ne bir özür, ne bir istifa. Tam aksine, görevde yükselme!
Hani bir zamanlar “Bir Türk dünyaya bedeldir” denirdi ya, artık “Bir skandal 83 milyona bedel” demek daha uygun gibi.
Depremle yıkılan sadece binalar değil; hukukun, ahlakın ve sorumluluğun da mezar taşı dikildi bu ülkede. İmar barışı adı altında “kaçak yapılarınıza devlet garantisi” verildi. Sonuç: Binlerce ölü. Ama merak etmeyin, seçim kampanyalarında ölenlerin adını anmak için yeni billboardlar tasarlanıyor. Taziyeyi afişe çevirmek... Ne büyük meziyet!
Sağlık sistemimiz artık öyle gelişti ki, doktorlar yenidoğan servisinde oksijen yerine egzoz gazı verseler bile istifa etmiyor. Çünkü herkes biliyor: Skandal varsa, bunun bir “faydalanıcısı” da vardır.
Yüzlerce sabıkası olan şahısların elini kolunu sallayarak gezmesi normalleşti. “Saldırgan serbest” haberleri öyle sıklaştı ki, artık gazeteler kısa kesip “Tahliye edildi ama siz tedbirli olun” başlığı atıyor.
Ahmet Minguzzi hadisesinde şahit olduğumuz üzere katilin ailesi, avukatı dahil hala tehdit savurabiliyor. Demek ki hukuk, sadece mahkemelerde değil; mahallelerde de tatil etmiş.
Son zamanlarda ülkenin ciğerleri cayır cayır yanıyor. Ormanlar kül olurken vatandaşlar kendi çaplarında hortumla, battaniyeyle alevle savaşıyor. Peki hükümetin yangın söndürme uçağı var mı?
Cevap: Yok.
Ama endişeye mahal yok! Cumhurbaşkanlığı filosunda tam donanımlı 13 adet özel uçak var. Biri toplantıya, biri gezmeye, biri de can sıkıntısına. Belki de "yangınla mücadele" ifadesi, yalnızca muhalif tweet'ler için geçerli.
Yangınların bir kısmının sebebi ise açık: PKK. Hükümetle yaşadığı siyasi süreçte el güçlendirmek için ormanlara kast eden bu hain örgüt, yangını bir silaha çevirdi. Ama devletin buna verdiği yanıt mı? Piknik yasakları ve sosyal medya uyarıları. Terörist yakıyor, devlet seyrediyor.
Diplomalı işsizler ülkesiyiz ama diplomasız müdürler, rektörler, başkomiserler eksik değil. Gerçek diploma arayanı artık müzeye koymak lazım.
Torbacı: Narkotik Şube’de başkomiser.
Halı yıkamacı: Instagram'da “travma uzmanı”, ünlülerin psikoloğu.
Hatta komiktir, 2. Abdülhamid’in torunu olan Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, kendisini bir devlet üniversitesinin tarih bölümünden mezun göstermiş. Gerçekte okulla alakası yok. Muhtemelen o da tarih derslerini dede yadigârı rüyalarda tamamladı.
Yani torununun geçmişle tek bağı, soyadında. Ama diploma sahteyse, tarih yazmak kolay(!)
Bu ülkede artık diplomalar değil, dayılar geçerli. Devlet kademesi, referansın varsa Harvard'ı aramıyor. Kısacası, CV değil, “whatsapp geçmişi” okunuyor. Skandal büyüdükçe, suçlular küçülüyor. Sonuç: Herkes biliyor ama kimse hatırlamıyor. İstifa mı? O lügatten kaldırıldı.
Çünkü artık her skandalın bir “kâr ortağı” var. Ve bu ortaklık öyle sağlam ki, Titanic batarken müzik çalan orkestra gibi, hep birlikte “Devam, devam!” diyorlar
Sezer Avcı
07.08.2025
Yorumlar
Yorum Gönder