Sezer Avcı

Azerbaycan Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (ADEX 2024) 22-24 Eylül arasında düzenlendi. Fuarda İHA ve SİHA'lar başta olmak üzere birçok şirketin askeri ekipmanları tanıtıldı. Gazeteci Metin Cihan'ın ortaya çıkardığı habere göre; Fuar iki ana sponsorun katkılarıyla düzenlendi. ADEX2024'ün sitesinde gold yani altın sponsorlar arasında BAYKAR ve İsrail devletine ait Israel Aerospace Industries'e (IAI) yer verildi. Katar'a ait Barzan Holding de bronz sponsor oldu. Israel Aerospace Industries, İsrail ordusuna da hava savunma sistemleri ve askeri ekipmanlar üretiyor. Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün çıkan haberler için "itibarsızlaştırma çabaları" dedi. Haluk Bayraktar ise BAYKAR adına "ortaya çıkan haberler operasyon amaçlıdır. Bu gelişmeden ancak gurur duyulabilir." Diye açıklama yaptı. İsrail'e yapılan lojistik destek yeni bir gelişme değil. Dolayısıyla böyle hadiseler şaşırtmıyor. Önüne konulan her mikrofonda Filistin'de yapılan katl...

  #1 İran'ın 2 Milyon Afganı Sınırdışı Etmesi:  İran'da Cumhurbaşkanı değişti. Seçimler sırasında Türk kökenli olmasıyla Türkiye gündemine giren Pezeşkiyan, seçim vaadi olarak sığınmacı ve kaçak Afganları sınırdışı edeceğini söylemişti. Bu hafta yazılanlara göre ilk etapda 2 milyon Afgan sınırdışı edilecek. İran sınırına komşu olması sebebiyle ülkemize Van üzerinden her gün sayıları değişmekle birlikte 100 küsür kaçak Afgan girdiğini biliyoruz. İran'ın sınırdışı edeceği 2 milyon Afgan nereye gidecek? Sorusunu konuyla ilgili her vicdana sormak gerekiyor. Bu karardan İran milleti memnun olurken önceki gelen Afgan kaçakların her türlü yaşam masrafını karşılayıp onlara bakıp besleyen Türkiye, elbette ki bu kaçaklar için cazibe merkezi olmaya devam edecektir. Sınır kapıları açılsa soluğu Avrupa'da almaya meyilli bu etnik yığıntıların ülkemizin zarar vermediği tek bir kurumu ve milli değeri yoktur. İlgili önlemler alınmadıkça, açık kapı politikası devam ettikçe içimizdeki bu ...

  Bu seri Türk milletini etkileyen gündem üzerine görüş bildirdiğim bir yazı serisidir. Düşüncelerim beni bağlar. #1 Genç Teğmenler: 30 Ağustos'tan beri konuşulan bir konu. Meseleyi bilmeyen kalmamıştır herhalde. Özetle 2016 yılına kadar Harp Okulu Mezuniyet Törenlerinde yapılan and değiştirilmiş, bu sene mezuniyet töreni bittikten sonra mezun olan teğmenlerin bir kısmı "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" diye slogan atmışlardı. Resmi törende bu sonradan değiştirilmiş and okunmuş, tören ardından slogan atılıp eski and içilmiş. Ayrıca yine mezuniyet tören geleneği olarak kılıç çekilmişti. Devletin ve ordunun her kademesinde kontrolü olan hükümet, 4 sene eğitim verip kendi yetiştirdiği gencecik teğmenlerin bu hareketlerinden rahatsız oldular. Cumhurbaşkanı Erdoğan "bu kılıçları kime çekiyorsunuz?", "Sayıları fark etmeksizin 20-30 hepsini temizleyeceğiz." Diye açıklama yaparak hükümetin tavrına noktayı koymuş oldu.  Konuyla ilgili uzun bir yorum yapmaya g...

  Bil ki zulme eğilmem. Türk'e hasım mı oldun? Ben küfre haykırırken, Sağır sultan mı oldun? Millet rızkı yedirttin. Boğaz doymaz aşırttın. Bana dinsiz dedirttin. Haşa Allah mı oldun? Oysa deden değildi. Nenen değildi düşman. Sen neden düşman bildin? Paraya kul mu oldun? Etme, eyleme, günah. Din dilinde pelesenk. Sana sövmektir mübah. Hain, soysuz, pezevenk. 11.09.2024

  "Türkiyeli olmak" ifadesi tek başına zararlı, tartışma konusu olacak bir ifade değildir. Ancak Türk yoktur, Türkiyeli vardır. Türk milliyetçiliği yoktur, Türkiye milliyetçiliği vardır demek bu ifadeyi tartışılır kılar ve bu ifadeler aptallığın ilerisinde olmakla birlikte ayrıca da bir art niyet varlığını ortaya koyar. Meseleyi siyasi bir strateji olarak ele alırsak yeni bir mesele olmadığı gibi başarılı olmuş bir mesele de değildir.  Osmanlı'nın son dönemlerinde Fransız İhtilali'nin rüzgarı ile birtakım milliyetçilik akımları meydana gelmiştir. Bunu takiben milliyet çatısı altında isyanlar ve bölünmeler olmuştur. Ermeniler, Kürtler, Araplar, Rumlar gibi çeşitli milletlerden insanlar kendi milliyetlerinin milliyetçiliğini savunarak isyanlar çıkarmış, ayrı bir devlet kurma girişiminde bulunmuşlardır. Buna karşın devletin yönetici makamındaki kimseler Türk, Kürt, Arap yoktur hepimiz Osmanlı'yız minvalinde devletin dağılmasını önlemek için Osmanlıcılık diye bir fiki...

  Ekmek herkese yetecekti aslında. Tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız, memlekete harami... Geldikleri gibi gitmediler; Kimi itini bıraktı, kimi bitini,kimi de piçini…  Yoksa bu kadar soysuzun bizden olması mümkün değil. -Neyzen Tevfik Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladık. 23 yaşımda, kendimi bildim bileli 100 senelik cumhuriyetin 100'ü aşkın senedir bitmeyen dertleriyle dertlenip, Türk Milleti'nin sırtındaki yükü bir nebze olsun azaltabilme şerefine nail olmaya gayret gösterdim.  Türk Milleti'nin başına gelen felaketleri tek tek kağıda dökmeye kalksak, zannederim ne kağıt ne kalem ne de ömür yeterli olmayacaktır.  Bu sürede Türk'ün dertlerine öyle alıştım ki artık usanmadan yazamıyorum. 2023'ün son gününde yakın zamanda yaşanıp beni usandıran olaylardan bahsedeceğim. Bir Şeyh Said meselesi ortaya çıktı. Hikaye şu; 2014 yılında Diyarbakır'da bir bulvara Şeyh Said ismi konulmuş. Belediye meclisinde akp'liler dahil kabul vermiş ve onaylamış. Geç...

Tükendim geçen, sana tutunmak istedim.  Bir işaret gönder, bir yol bulayım dedim.  Ya sınıyorsun beni, ya kahrediyorsun.  Ya umrunda değil ya da aslında yoksun.  Olan biten ne varsa, hep senden bilinir.  Sen de nasıl biriysen, dünya sen gibidir.  Hani o mükemmellik, hani kusursuzluk.  Benim dediğin yerde, dolu namussuzluk.  05.09.2023

  Sosyal medyada gezinirken HÜDA PAR Genel Başkanının katılmış olduğu bir televizyon programından alınmış bir kesite denk geldim. Halihazırda “Hizbullah” terör örgütünün siyasi ayağı olan kürtçü ve islamcı bir partinin genel başkanının, Türkiye Cumhuriyeti’nin ona verdiği anayasal hakkı kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girip alenen Türk ve devlet düşmanlığı yaptığı yetmiyormuş gibi bir de Türk televizyonuna çıkıp drama yapması beni epey güldürdü. Uzun lafın kısası bu genel başkan televizyonda evlerinde kürtçe konuşulduğu için ilkokul çağındaki oğlunun kendisinin babası olan dedesiyle anlaşamadığı, konuşamadığı konusunda bir girizgah yapıp lafı evirmiş çevirmiş kürtçe eğitime getirmiştir. Yıllardır dinlediğimiz her mağdur edebiyatı gibi bu da beni güldürdü fakat o sosyal medyanın yorumlar kısmında bu hikayeye empati kuran birkaç insaniyetperver için bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.  Kendisinin 50-60 yaşlarında olduğunu düşünürsek babası da 70-80’li yaşlarda diyelim...

  Önsöz: Bu yazı 155 yıllık Kızılay’ın insani yardım amaçlı kurulup nasıl eşe dosta yardım eder hale geldiğinin, tezek yakan köylünün bağışı ile kimlerin milyoner olduğunun en kısa özetidir. Sabırla okuyunuz.  İsviçreli yazar Henry Dunant’ın şahit olduğu 1859 Solferino Muharebesinin ardından cephedeki yaralılar ve savaşlardan etkilenip tıbbi yardım alamayan insanlara yardım amaçlı kurduğu cemiyettir. 1864 yılı Cenevre Sözleşmesi ile birlikte siyaset üstü bir uluslararası insani yardım amaçlayan cemiyeti sözleşmeye imza atan her devlet kendi ülkesinde kurmuştur. Amblemi o dönemde tarafsız ve fikir babasının memleketi olan İsviçre bayrağının renk değişimiyle ortaya çıkmıştır. İsviçre bayrağında kırmızı fon üzerinde beyaz bir haç bulunur. İsmini de amblemi oluşturduktan sonra beyaz fon üzerinde bulunan kızıl haç sembolünden alır. Osmanlı Devleti de bu sözleşmeyi 1865 yılında imzalamıştır. Amblemin hristiyanlığa çağırışım yaptığı belirtilerek kendi bayrağındaki hilali ters çevirip...